Bir Yapının Gerçekten “Doğru” Sayılması Ne Demektir?
Mimaride Estetikten Önce Gelen 5 Temel Kriter
Mimarlık, çoğu zaman güzel bir görüntü üretmekle karıştırılıyor. Oysa bir yapının estetik olması, onun “doğru” olduğu anlamına gelmez.
Doğru mimari; insanın gündelik hayatını kolaylaştıran, uzun vadeli kullanımda sorun yaratmayan, çevresiyle uyumlu ve akılcı planlanmış yapılardır.
Bena olarak projeleri değerlendirirken ilk baktığımız şey “güzel mi?” değil;
“doğru mu?” sorusudur.
Peki “doğru mimari” ne demektir?
1. Işık ve Yönlenme
Bir mekânın ne kadar doğru olduğu, doğal ışığı ne kadar iyi kullandığıyla anlaşılır.
Doğru yönlenmeyen bir yapı; yazın fazla ısınır, kışın yeterince aydınlık olmaz.
Bu yalnızca estetiği değil, enerji maliyetlerini de etkiler.
2. Hava Sirkülasyonu ve Denge
Pencerelerin konumu, balkonların yerleşimi, kat yükseklikleri…
Hepsi bir mekânın nefes alıp alamadığını belirler.
Hava dolaşımı doğru planlandığında, yapı yalnızca konforlu değil, uzun ömürlü de olur.
3. Fonksiyonun Estetikten Önce Gelmesi
Estetik güçlü olabilir ama yanlış planlanmış bir mutfak, rahat hareket edilemeyen bir salon veya güneşi hiç görmeyen bir yatak odası, yaşam kalitesini düşürür.
Doğru yapı önce fonksiyonu çözer, sonra estetikle bütünleştirir.
4. Malzeme Dili ve Sürdürülebilirlik
Bir yapının karakteri malzemelerden gelir.
Ancak kullanılan malzeme yalnızca güzel görünmemeli;
bakım ömrü, sürdürülebilirliği, iklim koşullarına uygunluğu da dikkate alınmalıdır.
5. İnsan-Mekân İlişkisi
Mimari yalnızca duvarlar değildir.
Bir mekân insanı nasıl hissettiriyorsa, mimari değerini oradan alır.
Doğru yapı, insanla uyumlu tasarlanmış yapı demektir.
Sonuç
Görünmek kolaydır; doğru olmak zordur.
Bena’nın yaklaşımı tam da bu noktada başlar:
Sadece estetik değil, yaşanabilir, dengeli ve gerçekçi yapılar üretmek.