Bena mimariyi yalnızca bir yapı üretimi değil, doğru planlanmış bir yaşam deneyimi olarak ele alan bir tasarım stüdyosudur.

Ege’de Yaşam Alanı Tasarlamak

Işık, Rüzgâr, Topografya ve Malzeme Üzerine Mimari Notlar

Ege; iklimi, ışığı, rüzgârı, kokusu ve topografyasıyla kendine özgü bir coğrafya.
Bu coğrafyada doğru yaşam alanı tasarlamak yalnızca bir mimari tercih değil;
yerle uyum kurma meselesidir.

Bena olarak Ege’de tasarladığımız her projede bazı temel prensipleri benimsiyoruz.


1. Ege Işığı: En Değerli Malzeme

Ege’nin doğal ışığı, mekânların karakterini belirler.
Güneşin geliş açısı, gölge oyunları ve gün içindeki sıcaklık değişimi tasarımın ilk parametresidir.

Pencerelerin konumu, odaların yönlenmesi ve balkon açıklıkları bu ışığa göre planlanır.


2. Rüzgâr ve Sirkülasyon Tasarımı

Ege’de rüzgâr bir dezavantaj değil, doğru kullanıldığında konfor sağlayan doğal bir güçtür.
Yapının konumlandırılması, hava akışının dengeli olması ve terasların korunması bu yüzden çok önemlidir.


3. Topografya ile Uyum

Arazinin eğimi, mevcut bitki örtüsü ve çevresel değerler korunarak plan yapılır.
Yanlış teraslama, yapının doğallığını bozar.
Doğrudan yırtan değil, araziyi takip eden çözümler tercih edilir.


4. Malzeme Dili: Doğal, Sade, Dayanıklı

Taş, ahşap ve mineral kaplamalar Ege’de yalnızca estetik değil;
iklimsel uyum açısından da doğru tercihlerdir.
Malzeme dili, yapının doğayla bütünleşmesini sağlar.


5. Dış Mekân – İç Mekân İlişkisi

Ege’de yaşam evin içinde değil, evin etrafında akar.
Bu nedenle dış mekân kullanımı tasarımın merkezindedir:
gölgelikli oturma alanları, avlular, veranda geçişleri…

Bu ilişki doğru kurulmadığında yapı, ruhunu kaybeder.


Sonuç

Ege’de mimari üretmek, doğayla uyum kurma sanatıdır.
Her projede ışığı, rüzgârı, topografyayı ve malzemeyi doğru okuyarak;
Ege’nin karakterine yakışan yaşam alanları ortaya çıkarıyoruz.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir